2014 yerel seçimlerde Beykoz'dan Aday adayı olacağını açıklayan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk'le geniş bir söyleşi...![]() Alıntı Haber-Söyleşi/Teşekkürler Prof.Dr.Hüseyin Öztürk'le Geniş Bir Söyleşi
Prof. Hüseyin Öztürk Beykoz Adayı 04 Ocak 2013 Cuma 21:27
2014 yerel seçimlerde Beykoz'dan Aday adayı olacağını açıklayan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk'le geniş bir söyleşi... Siyaset, sosyal hayat ve bilimsel dünyaya dek bir çok soruya cevap veren Prof. Öztürk evinin kapılarını Dost Beykoz'a açtı...
2014
Yılında yapılacak olan mahalli seçimlerde CHP’den Beykoz Belediye
Başkan Aday adayı olacağını açıklayan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk evinin
kapılarını Dost Beykoz’a açtı…
Siyasetten,
ülkenin sorunlarına, sosyal hayattan bilimsel dünyaya varana dek bir
çok soruya cevap veren Hüseyin Öztürk, 2014 yılında yapılacak yerel
seçimlerde CHP’den aday adayı olacağına doğrularken, bu doğrultuda
çalışmalara başladığını ve Beykoz halkının kendisine sahip çıkacağına
inandığını söyledi.
![]() Dost
Beykoz Genel Yayın Yönetmeni Murat Miniç’in sorularına cevap veren
Hüseyin Öztürk, 1999 Seçimleri’nde CHP’nin baraj altında kalmasıyla
partiye girdiğini ve o gün bugündür CHP’de aktif siyaset yaptığını
kaydetti.
Hüseyin Öztürk kimdir?
Ben 1962
Mayıs, Giresun Tirebolu doğumluyum. İlkokulu Tirebolu'da bitirdim.
Ardından Beykoz’da Ziya Ünsel Ortaokulu’nu ve Paşabahçe Ferit İnal
Lisesi’ni bitirdim. 1981 yılında İstanbul Üniversitesi Yer Bilimleri
Fakültesi’ne girdim ve 1985'te mezun oldum. İki yıl özel sektörde
çalıştıktan sonra İstanbul Üniversitesinde master ve doktora yaptım… 8
yıldır da İstanbul Üniversitesi'nde Jeoloji Profesörü olarak
çalışıyorum. İstanbul Üniversitesi’nde Çevre Sorunları Araştırma
Uygulama Merkezi Müdür Yardımcılığı daha sonra Teknik Bilimler Meslek
Yüksekokulu Müdürlüğü ve İstanbul Üniversitesi Senatörlüğü
görevlerinde bulundum. İstanbul Üniversitesi'nde verdiğim iki temel ders
var… 1.si Çevre Jeolojisi dersi; yerleşim planlaması, doğal afetler,
doğal kaynaklar ve sürdürülebilirlik üzerine. 2.’si de maden
yataklarının aranması ve bulunması.
![]() 40 yıldır Beykoz’da yaşıyorum
İki kızım
var, biri 22 biri 18 yaşında. Büyük kızım ODTÜ Deniz Bilimlerinde
master yapıyor. Küçük kızım da üniversiteye hazırlanıyor. Dört kardeşiz.
Ağabeyim Bayram Öztürk Deniz Biyolojisi Profesörüdür. Bir kız
kardeşimiz yurt dışında yaşıyor ve küçük kardeşim Mehmet Öztürk'te bir
denizcilik firmasında yöneticidir. Eşim öğretmendir. 16 yıldır Şenevler
de Atatürk İlköğretim Okulu’nda sınıf öğretmeni olarak çalışıyor. 32 yıl
İncirköy'de 8 yıldır da Körfez Konutlarında olmak üzere kırk yıldır
Beykoz’da yaşıyorum….
Hocam sosyal faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Bizim
en önemli sosyal projelerimiz, kurmuş olduğumuz Türk Deniz
Araştırmaları Vakfı (TÜDAV)’da gerçekleşti. 1998 yılında "Beykoz Çevre
Sorunları Sempozyumu"nu da bu vakıf adı altında yapmıştık. Bununla
beraber İstanbul Jeoloji Mühendisleri Odası’nın da İstanbul Şube
Başkanıyım. İki dönemdir kongreyle seçilerek bu görevi yürütüyorum. Üç
bine yakın üyemiz var ve ciddi zaman ayırdığımız bir kurum. Tabi
Beykoz'da denizle ilgili faaliyetlerimiz oldu daha çok. Mesela dalış
kursları düzenledik, "İstanbul Boğazı Yaşamalı" etkinliğimiz oldu,
dalyanlarımızı yaşatalım, yerel balıkçılığın korunması gibi ve
İstanbul'un Suları gibi Beykoz dışında da etkinliklerimiz oldu. Tabii
bizim faaliyetlerimiz daha çok teknik boyutta olmuştur. Bir spor
kulübünde yada bir dernekte bir proje içinde yer almadım. Daha çok
teknik işler yaptık.
![]() Peki bu çalışmalarınız Beykoz’da yeterince ilgi gördü mü?
Hak
ettiği kadar görmedi. Çünkü Beykozlunun canlı gündemine az giriyor
bizim yaptığımız işler. Boğaz'ın deniz suyunun kirliliği ya da temizliği
halkı pek ilgilendirmiyor. Halk sağlığı için, Boğaz'ın daha nitelikli
kullanımı için, daha ileride turizm için, önce Boğaz'ın temiz olması
gerektiğini söyledik biz. Ama halkın bu anlamda pek hassas olmadığını
görüyoruz. Tabii halkın öncelikli sorunu bu değil. Birde Beykoz'da bir
işi kimin yaptığı da önem kazanıyor. Çok iyi bir şey yapıyorsunuz ama
kendileri adına bir pay görmeyenler, özellikle siyasi manada bir getiri
bekleyenler, o organizasyona destek vermiyor hatta görmezden geliyorlar.
![]() 1998 yılında Beykoz'da bir ilki gerçekleştirdiniz. Beykoz Çevre Sorunları Sempozyumu hakkında bilgi verir misiniz?
Tabii.1998
yılında Beykoz Vakfı'nı ziyaret ettik. Böyle bir düşüncemiz olduğundan
bahsettik Beykoz Vakfı'yla beraber yapalım dedik.. Rahmetli Şahin
Köktürk Hoca o zaman vakfın başkanıydı. Onlarda yönetim kurulunda
görüştükten sonra destek verdiler. Ben bu işin organizasyonunu üstüme
aldım. Ahmet Mithat Efendi ilköğretim okulunda yaptık. Orda çok güzel
bildiriler sunuldu. İki gün sürdü. Hatta o zaman bazı sendikalar çevre
konuşulduğu için tabi, ilk başta fabrikalarımız mı kapatılacak gibi bir
algıyla yaklaştılar ama sonra işin içine girince onlarda memnun
kaldılar. Ben zaten sempozyum kitabının önsözünde amacımızı çok açık
şekilde yazdım. Bu yapıların kapatılması değil de çevreyle barışık
yaşatılması,yerine gelecek yapıların da bir an önce yapılması için neler
yapmamız gerektiğini detaylı şekilde anlatmıştık.
![]() Sempozyum Kitabından bahseder misiniz neler var içeriğinde?
Bu
kitabı yeterince insan bilmiyor. Bu kitabın içinde Beykoz'un her şeyi
var. Beykoz'un suyu, havası, ağaçları, anıtları,tarihi,çeşmeleri var.
Beykoz'un eko turizmi, dalış alanları, jeolojisi, ormanları
,balıkçılığı, zenginleri var, yani Beykoz'la ilgili bir baş ucu kitabı
denilebilir. Bu kitabın basılmasında zamanın Kaymakam'ı Çoşkun Ertürk ve
dönemin Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek'in de katkıları olmuştur.
Bunu da ifade etmek lazım. O gün beş bin adet basıldı ama maalesef bugün
hiçbir yerde yok. Belediye çalışanlarına da sorsanız, vakıftakiler de
üniversitedekiler de bilmez. Demek ki böyle bir bilgi ihtiyacı yok
insanlarda. Yada hayatın koşuşturmasından ilgilenemiyorlar. Tabii
anlayışla karşılamak lazım. Daha hayati ihtiyaçlar var ama bunlarda
hayati ihtiyaçlar.
-İnsanlar nasıl bir hava soluduğunu bilmesi lazım
Hangi
havayı soluduğunu, hangi suyu içtiğini, çocuğunun yüzdüğü denizi,
aldığı radyasyonu bilmesi lazım. Sağlıklı bir toplum için bunlarda
şart.Bazı olmazsa olmazlar var bu konuda ve bunu öğrenmemiz lazım. Biz
bunun için bir pencere açtık. Şahin Hoca'da çok keyif almıştı bu işten,
rahmetli hocamızı da bu vesileyle saygıyla analım.
![]() Hüseyin Öztürk'ün siyasi faaliyetleri de var. Biraz da bu konuda konuşabilir miyiz ?
Ben
1999 yılında CHP baraj altı kalınca CHP'ye üye oldum. O dönemden beri 3
yıl Yüksek Okul Müdürlüğü yaptığım dönem hariç, neredeyse 10 yıl
partinin içindeyim. Mahalle delegeliği yaptım, il delegeliği yaptım.
Yerel yönetim komisyonunda ve bilim komisyonunda çalıştım. İl de
İstanbul'un Su Politikaları Sempozyumu’nu düzenledik bundan dört yıl
önce. Dolayısıyla ben CHP içinde partiyi bilen, parti içinde çalışmış
birisiyim. 2004'te üniversiteden istifa ettim ve yerel seçimlerde aday
adayı oldum. Benim Beykoz'da CHP içinde bir geçmişim var.
2014 yerel seçimlerinde tekrar aday adayı olacak mısınız?
Ben
2014 yerel seçimleri ile ilgili Beykoz'dan aday adayı olmakla ilgili
çalışmalara başladım. Zamanı gelince aday adayı olacağım. Bunu ilk
olarak ilçe yönetimi ile paylaştım ve çalışma startı verdim.
![]() CHP Hüseyin Öztürk'ü niçin aday yapmalı?
Hüseyin
Öztürk eski bir partilidir.Beykoz CHP içinde geçmişi olan, çalışmaları
olan biridir.Sadece ilçe de değil, ilde ve genel merkezde dahi
çalışmaları olmuş bir partilidir. İkincisi tam kırk yıldır Beykoz da
oturur. Ve hala Beykoz da oturur, Beykoz vatandaşıdır, kendini öyle
görür. Ailem ve kardeşlerim hepsi Beykozdadır. Üçüncüsü Beykozla ilgili
kafa yormuş, çalışmalar yapmış projeler üretmiş bir insandır.
Adaylarda performans önemlidir
Bunu
basından ve internetten girerseniz Hüseyin Öztürk atık su yönetimi,
Hüseyin Öztürk Su politikaları, Hüseyin Öztürk boğazlar , Tuzla gölü,
deprem, kentsel dönüşüm gibi, benim yürüttüğüm kampanya ve projeleri
görebilirsiniz. Dördüncüsü ben aday belirlemelerde performansı da önemli
görürüm. Bir insanın yaşam performansı geleceği yerde ki performansının
da göstergesidir. Hangi koşuldan, hangi zorluktan, nereden nereye
gelmiş,nasıl gelmiş.Dolayısıyla bir adamın yaşamı vasatsa başkanlığı da
muhtemelen vasat olacaktır. Bu anlam da devlette de görev almış,
odalarda seçimle iş başına gelmiş biri olarak ben performansımı yüksek
görüyorum ve bu performansımı da belediye başkanlığına yansıtacağımı
düşünüyorum. Öte yandan yer ve doğa bilimleri üzerine, çevre
sorunları üzerine çalışmalarım oldu.İstanbul'un büyük mühendislik
projeleri sempozyumunu yaptık, yine İstanbul Su Sempozyumunu
hazırlıyoruz.Yani teknik anlamda da akademik niteliğimin de buna uygun
olduğunu düşünüyorum. Yaşım ve aile konumum olarak da uygun olduğumu
düşünüyorum. Bütün bunları toplayınca partili ve Beykozlu olarak Hüseyin
Öztürk olmalı diyorum.
![]() CHP sizi aday gösterdi. Beykozlular niçin sizi seçmeliler?
Bir
defa öncelikle bir parti tercihi ve aday tercihi olacaktır bu gerçek.
Birincisi biz buradayız. Buralıyız ve bizi geçmişten beri tanırlar.
Yapacağımız işin arkasındayız.Güvenilirlikle ilgili seçmeleri lazım.
İkincisi artık halka dayalı bir yönetim anlayışına geçmemiz lazım. Halka
dayanan, şeffaf, katılımcı bir politikayı Beykoz'da uygulamak lazım.
Daha çok zor durumda olan halkın yanında olmak lazım. Ben bu noktada
halkla bütünleşeceğimizi düşünüyorum. Açık söylemek lazım, Beykoz’da bir
yoksullaşma sorunu var, sahipsizleşmiş bir Beykozlu var gibi. Ben bunu
saha da da birebir ilişkilerde de görüyorum. İnsanların geleceği ile
ilgili endişeleri var. Beykoz da fabrikalar bitti o halde bizi de
bitirecekler gibi bir algı oluşmuş durumda. Bu güçsüzleşen, yalnızlaşan
kitlenin yanında olmak lazım. Siyasetin beni heyecanlandıran tarafı
budur. Biraz daha eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı ve sosyal demokrat
çizgide bir yönetim sergilemek. Bunun için politikanın içindeyim.Ben
tatile gidemeyen aileleri düşünüyorum, dışarıda ailece yemek yiyemeyen,
sinemaya tiyatroya gidecek imkanı olamayan aileleri düşünüyorum.Biz
onlarla olmak için politika yapıyoruz.Biz Beykoz'u ve Beykozlular'ı
seviyoruz onlarında bizi seveceğini düşünüyorum. Halk bir iletişim
uzmanıdır. Kendisini seveni gözlerinden tanırlar.
Giresunlularla
ilişkileriniz nasıl ? Her ne kadar sizin söyleminize biraz ters gibi
dursa da hemşerilerinizden destek istiyor musunuz ? İlgi nasıl?
Hemşerilerimden destek
istiyorum ve onların da destek vereceklerini gözlemliyorum. Zaten geniş
bir akraba kitlesi olan ve aile bağları güçlü olan bir insanım.
Sonuçta onların içinden gelen, onların iyi tanıdığı ve zorluklar içinde
üst noktalara çıkmış biriyim.
![]() Ailenizin bu konuya bakışı nasıl? Destek veriyorlar mı ?
Bütün
hanımlar eşlerinin devamlı yanında olmasını isterler.Ben oda
seçimlerine girerken eşim bana girme demişti. Devamlı toplantılar,
sempozyumlar,programlar,seminerler yoğun bir tempo. Bu kararı alırken
önce eşime sordum.2014 için böyle bir hedefim olduğunu, bunun için bazı
temaslarımız olması gerektiğini anlattım. O da bana destek olacağını
söyledi ve yanımda olacağını söyledi. Büyük kızım daha verimli işler yap
baba dedi. Bilimsel işler yapmamı istiyor. Siyasete pek sıcak bakmıyor.
Gittiğim yerlere eşimle gitmeye çalışıyorum. Toplantılara
gidiyoruz.Kadınsız bir toplum olmaz.Toplum kadınlarla gelişir.Toplumun
yarısını oluşturan kadınların, bilgilerinden tecrübelerinden de
yararlanmak lazım . Bu mana da eşimden destek görüyorum.Teşekkür
ediyorum kendisine.
Söz buraya gelmişken eşinizden Hüseyin Öztürk'ü dinleyebilir miyiz?
24
yıllık evliyiz. Çocuklarım için çok güzel bir örnektir kendisi. Bizim
eskiden beri kahvaltılarımız olur. Hüseyin Bey bir konu atar ortaya ve o
konu konuşulur çocuklar bilemedikleri zaman hadi ansiklopediye bakalım
der. Çocuklar o zamandan beri bilemedikleri bir konuda hemen kitaplara
ya da ansiklopediye bakarlar. Mesela bir hafta şiirle geçer kahvaltılar.
Herkes kalkar bir şiir kitabı getirir.Bu çocuklarımızın hayata bakışını
değiştirmiştir. İyi bir baba ve iyi de bir evlattır. Annesine babasına,
dedesine babaannesine karşı saygılıdır.
![]() Toprağımıza çok bağlı bir aileyiz
Toprağına
çok bağlıdır, sene de bir kere de olsa memleketine gider.Bunu çocuklara
da yansıtır. Mesela imece nedir ben bilmezdim, çocuklara bu mısır
imecesini anlatırken bize de yaptırırdı. Kendisi kemençenin ezgisini
yapar bizde sanki elimizde mısır varmış gibi kızlarımla
beraber ekermişiz gibi yapardık.Bunu hiç unutmam. Aile toplantılarımız
olur. Genellikle bizde toplanır aile üyeleri.Çok severiz ikimiz de
misafir ağırlamayı.Çok sinirli bir anı pek yoktur hep alttan alan taraf
kendisi olur. İlk adaylığında pek istememiştim, çocuklarımız da küçüktü.
Şimdi de çocuklarımız büyüdü tam kendimize vakit ayıracağımız zaman
geldi. Ama bu sefer Beykoz'da birilerinin bir şeyler yapması gerekiyor
diye eşimin de bu işi başarabileceğini düşünerek bende aday adayı
olmasını istiyorum. Tabii destekliyorum da ...
Sizce Beykoz’un en acil çözülmesi gereken sorunu nedir?
Beykoz'da
gittikçe büyüyen bir işsizlik problemi var. İstihdam artırıcı projeler
yapmamız lazım. Beykoz'un bence en büyük şansı deniz. Önünden büyük bir
su akan ve bu suyu yenilenen temiz bir suyu olan Beykoz var. İyi denizci
yetiştirebiliriz. Mesela denizle ilgili yan kollar var. Tabii bu tek
başına belediyenin başarabileceği bir şey değil. Mesela ben Teknik
Bilimler Meslek Yüksek Okulundayken Su altı kaynakçılığını
lisanslandırma işine başlamıştık. Dünya da çok yüksek ücretle çalışılan
bir iş kolu bu. Burada sanayi dalgıçlığını başlatabilir. Bunun gibi
denizle ilgili projeler yapmamız lazım entegre projeler yaparak turizmi
de iyi kullanarak Boğaz'dan verim almamız gerekiyor.
![]() Beykoz halkında, ‘gelişme oldukça bizi buradan gönderecekler’ algısı var, bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Hem
Beykoz'u geliştirip, hem Beykozluları geliştirmek mümkün. Esas bunlar
olmazsa insanlarımız işsiz kalacak, kredi kartlarını ödeyemez hale
gelirler. Buranın çocukları da bu zenginleşmeden payını alacak. Bu
Beykoz'un ön cephesi, denizcilikle, turizmle, balıkçılıkla tanışması
lazım. Beykoz'un çocukları çalışacak buralarda, Beykozlular kullanacak.
Beykoz'un gelişmesi lazım, büyümesi lazım.Bu günkü şekliyle bu yapı
sürdürülebilir değil.Bu haliyle geleceğe taşıyamayız.Ama buna Beykozlu
kendi inisiyatifi ile karar vermeli. Artık Beykozlular buna karar
verebilecek kadar bilinçli ve eğitimlidir. Beykozlu sahip çıkarsa
davasına bunun üstesinden gelir.
Yeter ki siz halkla beraber olun.
Ama
bu kıyı tesislerinin modernleşmesi demek… Beykozluya siz buraya
yakışmıyorsunuz demek değil.Tam tersine bunlar derhal yapılması lazım.
Fabrikalarımız yıkıldı yerine hemen yeni yapıların kurulması lazım.
Paşabahçede 7 yıldızlı bir otel yapılıyor, üniversiteler, hastaneler yapılıyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu
oteller, hastaneler, üniversiteler gerçekten önemli gelişmeler.
Bunların artması lazım.Fakat Beykoz'da başka bir gerçekte var. Beykoz
İstanbul’da ki gelişim sürecinin çok dışında kaldı. Büyük mühendislik
projelerinin hiçbiri Beykoz'da yok. Arka taraftaki 3. Köprü projesini
bir Beykoz projesi saymaz iseniz, Beykoz'un ciddi bir ulaşım metro
sistemi yok, tramvay raylı sistemi yok, ulaşım tüneli yok.
![]() Beykoz kaderine terk edilmiş bir durumda.
Beykoz
İstanbul da en izole olmuş, arka planda kalmış bir ilçe durumunda
bence. Bir takım tesisler yapılıyor tabii ama ben Beykoz'un hızlı
yükselen bir ivmeyle yükselemediğini görüyorum. Beykozlunun sesini
çıkarması lazım. Baskı oluşturmak isteklerimizi dile getirmemiz lazım.
Bunu halka beraber biz yapacağız, halka bir önder lazım. Bunun için
parolamız şu olmalı; Beykoz büyüyecek, gelişecek ama Beykozlu Beykoz'da
kalacak. Beykozlu kararlara katılacak, bizim adımıza kimse inisiyatif
geliştirmeyecek.
Kentsel dönüşümü destekliyor musunuz?
Tabii
destekliyorum. Biz Jeoloji Mühendisleri Odası olarak da destekliyoruz.
Yalnız bu dönüşümü rantsal dönüşüme yol açmayacak şekilde destekliyoruz.
Daha güvenli,Estetiği daha iyi binaların yapılması bir mühendisin karşı
olamayacağı bir şey. Fakat şu gerçeği de görmek lazım; İstanbul hızla
büyüyerek artık yaşanabilir bir şehir olmaktan çıkıyor. Aldığımız hava
bozuluyor. Bugün etrafımızda ki sanayi tesislerinden çıkan gazların
içinde dioksinlerin olduğu, furamlar denilen zehirli toksin gazların
olduğu söyleniyor. Soluduğumuz hava, gürültü, elektro manyetik kirlilik,
yeşil alansızlık giderek bozulan çevre şartlarında yaşıyoruz. Su
kaynaklarımız tükeniyor. 200 kilometreden su getirmeye çalışıyoruz.
Olası bir krizde, bir nükleer serpintide yüzey suları kirlenince ne
yapacağımızı kimse söyleyemez. Bunu elli yıl önce düşünmüşler. Belli
yerlerde artezyen yapan yer altı sularını korumaya almışlar. Ama kaçak
kullanım sebebiyle bunlarda bitti. Dolayısıyla bir kentin büyümesinin de
sınırı olması lazım. İstanbul yenilensin ama artık nüfusu artmaması
büyümemesi lazım. Kaynak sıkıntımız var. Şimdi yeni bir hava limanı
planı var. Denizi de doldurarak 1,5 milyar metreküplük bir alanda Çok
büyük bir proje var İstanbul'un kuzeyinde. 3.Köprü ile entegre olacağı
görülüyor.Yani İstanbul bütün cephesiyle yapılaşmaya gidiyor. Bu bence
dış ticaret açığını kapatmak, para girişi sağlamak için yapılıyor.
![]() İstanbul’un nüfusu % 20 artacak
Bu
konutlar yabancılara satılacak ve bir gelir elde etme projesi var. Yani
ateşe biraz daha odun atalım mantığı var. Bu anlamda kentsel dönüşüm
tehlikeli bir yere gidebilir. Halkında bu işin içinde olması lazım. Eğer
halk düşünülerek bu iş yapılsaydı diğer işleri durduralım sadece
kentsel dönüşüme bakalım denirdi. Deprem bölgesinde daha dayanıksız
tersaneler, sanayi tesisleri var. Demek ki sadece güvenlik değil esas
sebebin ekonomik kaygılar olduğu gözüküyor. Ekonomi inşaat sektörü
üzerinden gidiyor. Bunu durdurmamak için çalışmalar yapılıyor. Gelinen
noktada bu inşaatlarla birlikte İstanbul'un nüfusu yüzde 15-20 daha
artacaktır.
Beykoz'un SİT alanı olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
İstanbul'da
plansız bir yerleşim var. Mesela Ömerli su havzasının içine Sultanbeyli
gibi ilçeler kuruldu. Bu yerleşim yerlerinin atıkları bu sulara
karıştı. İstanbul'da şu an hiçbir yerin korunduğunu net olarak
söyleyemeyiz. Bence İstanbul’da koruma alanları olmalı. Özellikle su
havzalarına. Çünkü bunlar bizim can damarlarımız. Bunun ötesinde
ormanlar biyolojik rezervler olarak korunması gerekiyor. Sorun burda
başlıyor, bunun içinde bulunan halkın ya parasını vermeniz lazım, ya
onun sürdürebilir kalkınmasına destek olmanız lazım. Halkın çocuğu
torunu olacak size her şey yasak diyemezsiniz. Buraların da kontrollü
olarak yerleşime açılması lazım. Boğaziçi ön görünüm dahil uygun bir
büyümeyle yapılaşmaya müsaade edilmesi gerekiyor. Buraları talana açalım
demiyorum ama nüfus arttıkça yerleşime ihtiyacı olan halkın derdine
derman olmak da yerel yöneticilerinde hükümetinde görevi olduğunu
düşünüyorum. Bu anlamda her tarafı kapatan her şeyi yasaklayan bu SİT'in
doğru bir iş olduğunu düşünmüyorum.
Aday olursanız seçimi kazanabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Tabii.
Kazanacağımı düşünüyorum. Böyle bir iddiam olmasa bu işe girmem.
Üniversiteden istifa edeceğim, bir sürü enerjimi vereceğim, eğer
inanmasam bu işe girmem.
Beykoz'da AK Partiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben
Ak Partinin dişe dokunur bir sosyal etkinliği olduğunu görmedim.
AKP'nin Türkiye'yi çok ciddi sorunlarla baş başa bıraktığını
düşünüyorum. Mesela çok yakın bir şey var, Sarıkamış Şehitleri için
program düzenleniyor. Peki son on yılda Beykoz'da kaç tane terör şehidi
var. Bu şehit aileleri için bir etkinlik düzenliyor musunuz ? Birçok
gazilerimiz var bunlarla ilgili bir şey yapıldı mı? Ben Beykoz'da sosyal
politikalarını zayıf buluyorum.
Gençlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle
gençlerin okuduğu okulları çok iyi takip etmek lazım. Hangi
lisemizden kaç kişi üniversiteyi kazandı. Kazanamadıysa niçin
kazanamadı. Ben bunun takibinin yerel yönetimin görevlerinden olduğunu
düşünüyorum. İyi hocaları tutmak,çocukları motive etmek lazım.
Eğitimin bir sahibi yok.
Çocuklarımız
takip edilmiyor. Beykoz da çok iyi öğretmenler var. Destek olmak
lazım.Özellikle orta okul ve liselerde kaliteyi yükseltmek lazım.
Ailelerinde işin içine katılması lazım. Milli eğitim, yerel yönetim ve
gönüllü kuruluşların el ele vererek ortak projeler yapması gerekiyor.
İkincisi gençlerin spor yapmasını sağlayacak spor alanları yapmak
gerekiyor. Spor vücudu güçlendirdiği kadar, beyni de güçlendiriyor. Bir
yarışma var sporda ve kazanma güdüsü güçleniyor. Bu anlamda Beykoz'da
bir geriye gidiş var. Eskiden Ziya Ünsel de cirit atılırdı. Atletizm
çalışmaları olurdu. Bugün sporun yalnız futbola biraz da basketbola
indirgendiğini görüyoruz. Spor yapan iyi eğitim almak isteyen
gençlerimize destek olmamız gerekiyor.
![]() Beykozlulara vermek istediğiniz mesajınız nedir?
Bence
Beykoz büyük bir ailedir. Beykoz da siyasi mücadeleler dostluk ve
centilmenlik içerisinde geçmelidir. İnsanlar birbirinin yüzüne
bakabilmelidir, dost kalabilmelidir ve dürüst olmalıdır. Sert söylemler,
sert kamplaşmalar Beykoz’da karşılık bulmaz, yeri olmaz. Beykozlular
kimin ne yaptığını bilir.Tokatköy de söylenen bir laf Yenimahalle de
karşınıza çıkar. İyi bir ağı vardır Beykozlunun. Partiler arasında da
tatlı bir rekabet olsun ama önce bir dostluk olmalı. Bu aşırı siyasi
hırslar, kavgalar Beykoz'a da zarar verir. Bunu bir yarışma gibi görmek
lazım. Daha iyi olan kendini daha iyi anlatan mutlaka seçimi kazanır.
Ben siyasette sertliğe daima karşı oldum. Bir şey üretmeyen kısır
insanlardan da pek hazzetmiyorum. Açık, temiz ve yalın olmak
lazım.Ülkenin gelişmesi için, çocuklarımız için politika yapmak
lazım.Ben yoksulların tarafında görüyorum kendimi.Halkın tarafında olmak
istiyorum.
Dost Beykoz / B. Murat Miniç – Özel Röportaj | ||
1213 kez okundu | ||
Yorumlar | ||
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |