Kansere Neden Olan Beslenme Alışkanlıklarımız![]() Sizlere yararlı olacağını düşündüğüm bir konuyu aynen aktarıyorum. Umarım yardımcı olur. Alıntı Yazı-Teşekkürler YAĞ - SU -
ŞEKER
İstanbul Sultangazi’de “KANSERE
NEDEN OLAN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ” konusunda düzenlediği toplantıda Prof.
Dr. Kenan DEMİRKOL’UN konuşması. “YAĞ” ve “ŞEKER” Eğer hayvan merada %100
yeşillikle besleniyorsa, asla başka yabancı gıda almıyorsa, o tereyağı dünyanın
en iyi yağıdır. Zeytinyağından da iyidir. Ama marketten satın aldığınız
tereyağı ahırda beslenen, pancar küspesi, mısır silajı veya başka tahıllarla
beslenen hayvanların yağıdır… Sizin sağlığınızı korumak için
ne yediğinize bakmanız lazım. İşte temel hatalardan biri yağ seçimi
Elimizde iki tane yağ var şu
anda. Bir, zeytinyağı; iki, %100 mera
sütünden yapılmış tereyağı. Peki fındık yağını nereye sokacağız? Bu liste
içinde bakın fındık yağının yağ asit içeriği, yani temel yağ bileşimi
zeytinyağına çok yakındır. Hasta edici bir yağ değildir. Ama zeytini sıkıyorsun, yağını
elde ediyorsun. Fındığı eziyorsun, püre haline getiriyorsun, 80 dereceye ısıtıyorsun,
eter katıyorsan, yağını öyle elde ediyorsun. Hangisi tercih edilir?
Zeytinyağı tabii ki. Yani fındık yağını eve sokmanın bir alemi yok. Ha
zeytinyağının tadına hiç tahammül edemiyorsan o zaman rafine zeytinyağı
kullanabilirsin. O da işte fındık yağıyla aynı yöntemle elde edilir. Yani piyasa değeri
olmayan, çok koyu, kokulu zeytin yağlar fabrikaya gönderilir. Onlar da 70-80
dereceye ısıtılır; sonra da eter katılır; yağ elde edilir. İlk etapta rafine
zeytin yağı elde edilir. Hiç kokusu yoktur, hiç tadı yoktur. Eğer bu rafine
zeytin yağına, %5 oranında sızma zeytin yağı katarsanız, o zaman riviera tipi
zeytinyağı elde etmiş olursunuz. Hani marketlerde görüyorsunuz
ya, o fabrika eseri bir yağdır; ayçiçekle filan karışmış değildir. Saf zeytinyağıdır. Ama neden yoksundur
biliyor musunuz? Sızma Zeytinyağında var olan antioksidanlardan yoksundur. Çünkü oksitlenme,
yani paslanma bütün bizim hastalıkların temelindeki ana unsurdur. Nasıl açık havada
bırakırsan demiri yağmurda paslanır, biz ne yaparız, antipas diye bir boya
süreriz paslanmasın diye. Antioksidanları ağırlıklı
olarak sebze-meyvelerden elde ediyoruz. Zeytinyağı antioksidanlardan çok
zengindir ve kalp hastalıklarına karşı koruyuculuğu önemli oranda
antioksidanlardan dolayı kaynaklanmaktadır. Ama biz onu ısıttığımız zaman,
rafine zeytinyağı elde ettiğimiz zaman, bu unsurları geniş ölçüde kaybediyor. O
yüzden mümkün mertebe sızma zeytinyağı kullanmalıyız ve çocuklarımıza da bu tadı
alıştırmamız lazım. İkinci temel hatamıza geçmeden birincisi olan yağ seçimini özetlersek, daha Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinin Trabzon bölümünde, hamsinin zeytinyağı ile kızartıldığının tarifi vardır. Sen 500 sene önce bu topraklarda bunu biliyordun. Ama biz, dış etkilerle doğruyu unutturulduk ve yanlışlara sürüklendik. İşte o yanlışlıklar bizi hastalıklara sürüklüyor. Zaten dünyada bir tek Akdeniz yöresinde yetişiyor. Şimdi Arjantin’de, Çin’de zeytin ağacı yetiştirilmeye çalışılıyor. Biz toprağındayız. 5.000 yıldır bu topraklarda zeytinyağı kullanılıyor. Ne olur biraz özümüze geri
İkinci
büyük hata şeker.
Hayatımızda şeker, insanlık
tarihi itibarıyla bakarsanız çok yeni bir olgu. Peki şeker bir besin
maddesi midir? Çünkü besin maddesini nasıl
tanımlıyoruz? İnsanın bedensel ve ruhsal işlevlerini ve çoğalmak için, yani
neslini sürdürmek için gerekli maddelere biz besin maddeleri diyoruz. Şeker,
insanın herhangi bir işlevini yerine getirmek için gerekli mi? Evet. Beyin glikozla
çalışıyor.Omurilik hücreleri glikozla çalışıyor. Hani beyin glikozla çalışıyor
ya, şeker yediği için daha akıllı olan bir insan gördünüz mü? Veya sperm, enerji kaynağı
olarak früktozu kullanıyor. Meyve yiyip de daha müthiş erkek olanı gördünüz mü?
Çünkü; insanın gereksinimi olan
glikozu da früktozu da vücut kendisi üretiyor. O yüzden şekere boş kalori
denir. Yani gereksiz yere aldığımız kalori. E bugün bakın şimdi son bir hafta
içinde yediklerinize, ne kadar boş kalori aldınız? Çok… Niye?… Hasta olmak
için, Sadece hasta olmanıza katkıda bulundu. Bir de son zamanlarda
pancardan elde edilen şeker de bir yana bırakıldı; daha ucuz olsun diye
mısırdan elde edilen şeker kullanılmaya başlandı. Fruktozdan zengin mısır
şurubu. Ne yazık ki, bizim gıda tüzüğümüzde farklı şekerlerin farklı
adlandırılması zorunluluğu yok. Şeker şekerdir mantığıyla
ister nişasta bazlı şeker yani mısır nişastasından elde edilmiş şeker olsun
ister pancar şekeri ister … şekeri olsun hepsinin üstünde şeker yazılması
yeterli. Halbuki mısırdan elde edilen fruktozdan
zengin mısır şurubu,aynı miktar kaloride bile olsa normal şekere göre % 46 daha
şişmanlatıcı. Özellikle
karın bölgesi yağlanmasına yol açıyor. Bu bilimsel olarak kanıtlandı. Dünyanın en saygın
üniversitelerinden biri, Amerika’da bir teknik üniversitenin bir öğretim üyesinin
sözünü ödünç alarak size söylemek istiyorum “Yaşadığımız çağ, akademik
kapitalizm.” Yani sermaye sahiplerinin akademisyenleri satın alması sonucu,
toplumla paylaşmak istediklerini akademisyenlere söylettirdikleri çağdayız.. Yani satılmış insanların çağı.
Satılmış bilim insanlarının çağındayız. Üçüncüsü ise
karaciğer yağlanması. Ama ne tür bir yağlanma? Alkolizm dışı bir yağlanma. O yüzden biz buna alkol dışı
karaciğer yağlanması deniyor. Ve alkol dışı karaciğer yağlanması, özel tipli
bir siroza neden oluyor. Atatürk’ün öldüğü siroz hastalığı var ya. Özel bir
tipte siroz hastalığı, kriptojenik siroz deniyor buna. Amerika’da son otuz yıl
içinde üç kat artan karaciğer kanserinin de kriptojenik siroz sonucu olduğu
belirtiliyor. Yani sonuçta Amerika’da son 30
yılda üç kattan fazla görülen karaciğer kanserinin sebebi mısır şurubudur. Bu, bu kadar açıkken bizim
bakanlığımız dün yaptığı açıklamada hiçbir bilimsel kanıt sunulamamıştır diyor.
Benim 110 tane bilimsel yayın kullanarak yazdığım, on yedi sayfalık raporu da
çiğneyerek bunu yapmış. 17 sayfalık rapor gönderdim
onlara. 110 tane de literatür ekledim. Ama neoliberalizmdeki iktidarlar
sermayenin iktidarıdır; vatandaşın iktidarı değildir. Yurttaşın iktidarı
değildir… Ne olur çocuklarınızı mısır
şurubundan uzak tutun. Hem şekerden uzak tutun ama özellikle de yani gofret,
bisküvi kek Bugün gıda sanayisinde sadece
ve sadece aksi belirtilmediği takdirde mısır şurubu kullanılıyor. Kartal’da
onun fabrikası var Ülker’le Cargill firmalarının ortak kurdukları bir fabrika.
Baklava şerbeti bile oradan geliyor. Çocuklarınıza illa tatlı bir şey
yedirecekseniz, ne olur evde kendiniz yapın ve olabildiğince az şekerli yapın.
Çünkü total olarak da şeker zararlı zaten, yani insanın zarar görmeden günde
tüketebileceği Ama bu şekerin içinde
ne yazık ki meyve de var, bal da var, yani siz kahvaltıda bir tatlı kaşığı bal
yediyseniz, hakkınız 7 ye düştü. Bu hakkınızı ağırlıklı olarak meyve olarak
değerlendirin. Eğer bugün hiç şeker yememişseniz, bal dahi yememişseniz,
çayınıza hiç şeker koymamışsanız, başka hiçbir şeker kaynağı da yoksa, 8 kesme
şekerin karşılığı Karın tipi
şişmanlık, eşittir şeker hastalığı, eşittir kalp hastalığı,
eşittir kanser. O
yüzden göbekler inecek. Göbekler inmediği sürece sağlıklı olma şansımız yok.
Göbekleri indirmek içinde şekerden uzak duracağız. Çünkü en çok karın tipi
şişmanlık yapan früktozdur. Bizim yediğimiz pancar
şekerinin de yarısı früktozdur. Yediğimiz meyvenin şekerinin de yarısı
früktozdur. Biz früktozu azaltmak zorundayız. Karın tipi şişmanlığı,
dolayısıyla kalp hastalığı, kanser, inme gibi hastalıklardan kurtulmak
istiyorsak karnımız inecek. - Esmer şeker hakkında ne
düşünüyorsunuz? - Bakın bütün şekerler
esmerdir. Üretim aşamasında karamelize olur. O yüzden esmerdir ama yıkandıkça
üzerindeki karamel atılır, rafine edildikçe beyazlaşır. Yani senin dediğin
esmer şeker, yediğin beyaz şekerin üretimdeki bir önceki aşamasıdır. Sadece
ticari bir tuzak. Daha yüksek fiyata satabilmek için ticari bir tuzak…… Şimdi karaciğer yağlanmasının
önemli bir bölümü selim seyredebilir. Yani her hangi bir sorun yaratmadan da
insan ömrünü bununla sürdürebilir. Ama bir bölümü yine hatalı beslenmenin devam
etmesi koşuluyla, yağlı karaciğer iltihabına dönüşebilir. Alkol dışı yağlı
karaciğer iltihaplanmasıdır bu hastalığın adı. Ciddi karaciğer yetersizliği,
siroz karaciğer kanseri aşamasıdır. Bazen yağlı karaciğer
iltihabı olmadan da sadece yağlı karaciğer aşamasında da bazı hastalıklar
çıkabilir ama yağlı karaciğeriniz varsa iki yol var sizin önünüzde; biri
nispeten hayatınızı idame edeceğiniz bir yol öbürü de ölümdür. O yüzden ne
yapıp yapıp karaciğer yağlanmasını tedavi ettirmelisiniz. Bunun da temelinde
şekeri tümüyle sıfırlamanız geliyor. Ancak iki yıl gibi bir süre içinde
toparlayabilirsiniz…… Şeker kesmeyi dile getirdiğimiz
zaman karaciğer yağlanması açısından, o zaman nişastayı da kesmemiz lazım. Çünkü nişasta, daha ağzımızda
çiğnendiğinde tükürükle glikoza dönüşür. Şekerdir; yani nişasta da şekerdir. - Kolesterolün karaciğer
yağlanmasıyla bir ilgisi var mı? - Kolesterol olmazsa hayat
olmaz. Bütün hormonlarımızın ham maddesi kolesteroldür. O yüzden zaten anne
sütünde kolesterol çok yüksektir. Çocuğun hormonlarının üretilmesi için
başlangıçta anneden aldığı kolesterole ihtiyacı vardır. Kolesterol masum bir
maddedir. Ama oksitlenirse oksikolesterole dönüşür ve damar sertliği yapar. Şeker. Yedikten sonra şeker
trigliseride dönüşür. Yağdır o ve o trigliseritten kolesterolü oksitleyerek
damar sertliği yapar bir. İki; ayçiçeği yağı, mısır özü yağı
veya margarinden elde edilen trans yağ asitleri kolesterolü oksitler ve böylece
damar sertliği oluşur. Üç, yapay yemle beslenen
hayvanların sütünde de iç yağı vardır. Damar sertliği yapıcı doymuş yağ
asitleri vardır, bunlar kolesterolü oksitler ve hasta eder bizleri. Şimdi
hayvanın merada otlarsa ayçiçeği yağı mısırözü yağı margarin kullanmazsan
şekeri de azaltırsan senin damar sertliği olma şansın kalmıyor. Kolesterolün ne
olursa olsun. Ama bu bilgi kolesterol ilacı üreten Amerikan şirketlerinin işine
gelmiyor. yılda sadece
kolesterol ilacı satımından 50 milyar dolar elde ediyorlar. O yüzden de Amerikan tıbbı bize
ne emrediyor? Kolesterol ilacı ver diyor. Bakın gazetelere yansıyan bir gerçek
var. Nasıl bizim Sağlık Bakanlığımız bir bilimsel kurul kurdu, Amerika’da da böyle bir
bilimsel kurul kuruldu ve “Normal kolesterol düzeyi kaçtır?” sorusuna bilim
kurulu yanıt versin istendi. Ve de normalin çok altı bir
değer, 200 mü kabul ediliyor normal, 150 gibi bir değer ileri sürdüler. Sonradan ortaya çıktı ki bilim
kurulunda yer alan 9 öğretim üyesinin dokuzu da ilaç şirketlerinden rüşvet
almışlar. - Hocam kızartmalarda ne tip yağ
kullanmak gerekir? - Kesinlikle zeytinyağı,
kesinlikle. - Peki, zeytinyağının yanma
derecesi ayçiçeği yağından yüksek midir? O yüzden rahatlıkla zeytinyağını
kullanabilirsiniz ama dumanlaşma derecesi diye teknik jargonda adlandırılır sızma zeytinyağını
kullandığınız zaman çok daha düşük derecelerde dumanlanma görürsünüz. O su
buharıdır. Su buharıdır ve içindeki bazı organik maddeler yanar, koku maddeleri
tat maddeleri yanar. O yüzden o, yağın yandığı anlamında değildir. Ne olur
yanılmayın. Yağ yanmıyor. İçindeki bazı koku, renk maddeleri yanıyor. 240
dereceye kadar dayanan bir yağdır…… - Bir dinleyicinin
elindeki pet şişeden su içtiğini gören hoca, O polietilen
tereftalat maddesinden üretilmiş yani pet şişenin içindeki stalatlar suyun
içine karışmış bulunuyor. Peki, ne yapar bunlar
size? Bunlar hormon bozucular diye
geçer. Sizin vücudunuzda bir takım hormonal bozukluklar yaratır. Bu hormonal
bozuklukların bir bölümü, örnek, östrojen etkisini göstererek 5 yaşında çocukların
adet görmesine sebep olur. İki buçuk yaşında bir çocuk getirdiler
Lüleburgaz’dan adet görüyor. İki buçuk yaşında. Hamile bir kadın östrojen etki
gösteren bir hormonal bozucuyu aldığı zaman, o madde özellikle bu 19 litrelik
su bidonlarında onlar polikarbon denen bir plastiktir ve ham madde olarak
Bisfenol-A denen bir maddeden üretilir. Bisfenol-A’nın meme kanseri yaptığı
1930 yılından beri bilindiği halde ve 130 tane bilimsel yayın olduğu halde
bunun hakkında hala biz o bidonlardan su içmeye mahkum bırakılıyoruz.
Bisfenol-A hamile bir kadının karnındaki çocuğun beynindeki cinsiyet ayrım
merkezine gittiğinde çocuğun homoseksüel olma olasılığı çok yükseliyor. Meme
kanseri riski çok yükseliyor erkekse prostat kanseri riski normal bunla temas
etmemiş insana göre 3 kat artıyor. Yani musluk suyu için
Allah aşkına. - Arıtıcılar hocam? - Paranız varsa arıtıcı
kullanın. Ama paranız yok arıtıcı alamıyorsunuz, musluk suyu için. Musluk suyu
İstanbul’da kullandığınız plastik şişedeki su hangisi olursa olsun 100 kat
iyidir. İSKİ’nın her ay İstanbul’daki
bütün su havzalarının sağlık raporları internette yayınlanıyor. Biz geçen sene
NTV’de bir su programı yapmıştık ve NTV Yıldız Teknik Üniversitesinde piyasadan
topladığı suları bakteriyolojik incelemeye gönderdi. Hepsinde mikrop çıktı.
Hepsinde istisnasız. Yani siz sağlıklı olsun, temiz olsun çocuğum mikropsuz su
içsin diye mikroplu suyu paranızla içiyorsunuz. Bıraktım vazgeçtim mikroptan,
kanser yapıyor. Almanya’da geçen sene ocak ayında Avrupa birliğinin gıda
güvenliği merkezi vardır EFSA ocak 2010a kadar Bisfenol_A’nın sağlık sakıncası
olmadığını iddia ediyordu. Ama toplum baskısıyla mayıs ayında biz bu işi
araştıracağız dediler ve ekim ayında biberonlarda Bisfenol-A’nın kullanımını
yasakladılar. Tamam, da biberonda yasakladın e çocuğuna Bisfenol-A’lı su
bidonundan su katmıyor musun mamasını hazırlarken? Isı ve zaman etkisiyle
plastiğin defalarca kullanılmasıyla Bisfenol-A’nın suya geçiş oranı çok
artıyor. Şimdi su ısınmaz ki
diyeceksiniz. Arizona’da yapılan bir çalışmaya
göre şehirlerarası su nakli sırasında kamyon içerisindeki su 80 dereceye kadar
ısındığı saptanmıştır. 80 dereceye ısınan su
o plastikten ne kadar madde çözüyor biliyor musunuz? Sizi de sülalenizi de kanser
etmeye yeter. Antalya’da yazın açık havada duran suyun derecesi kaç acaba? Banyo bile yapamazsın o kadar
sıcak suyla. Ne olur musluk suyu kullanın.
Bırakın şu plastikleri. - Hocam bazı yiyecekleri
plastik poşetlere koyup buzluğa atıyoruz . bu da sakıncalı mı? Daha büyük sorun yoğurt
kapları. Mesela bazen çay içiyoruz köpük
gibi bardaklardan veya uçağa bindiğimizde şeffaf cam gibi çıt diye kırılan
plastik bardaklar var hem o polystryne hem köpük gibi olan bardaklar da
polystryne onlardan stryne çayımıza geçiyor o da kanser yapıyor. Şimdi plastik yoğurt
kaplarında, ben anlata anlata zannediyorum bazı firmalar artık polipropilen
kullanmaya başladı. Kabın altına baktığımız zaman veya
yanına baktınız zaman bir üçgen göreceksiniz. Üç oktan oluşan bir üçgen. Bu
geri dönüşüm işaretidir. O üçgenin içinde bir sayı yazar. 5 numara
polipropilendir altında da zaten PP yazar. Yoğurt alırken artık markaya
göre değil kullandığı plastiğe göre tercihinizi yapın. Ben her yoğurt almaya
gittiğimde maalesef aynı firma farklı marketlere farklı plastik gönderebiliyor.
Daha ucuz marketlere adi plastiklerde, lüks semtlerdeki marketlere daha
kaliteli plastikte gönderiyor. Ne acı. Yani ayırım yapıyor. - Yani hocam üçgenin
içinde 5 miyazması lazım? - 1,5 litrelik su şişelerinde 1
yazıyor. - Evet, işte o PET polietilen
tereftalat, kötü, 1 numara kötü. Evde 19 litrelik bidonların altına bakın. Onda
da 7 yazar. 7 diğer plastikler anlamına gelir. Diğer plastiklerin içinde 6-7
farklı plastik vardır bunlardan bir tanesi de polikarbondur onun için üçgenin
altında PC kısaltması vardır. |
731 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |