• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/tekgozkoyu/?fref=ts

Basın Açıklaması

Alıntı Haber/Teşekkürler

21 Şubat 2012, 21:34Olgun Yüksel

16 Şubat tarihinde, hatta 17 şubat 2012 sabahının ilk saatlerinde yasalaşan Milli İstihbarat Kanunu 26 ncı maddede yapılan değişiklik ile tek parti iktidarının hakimiyetinden tek adam diktatörlüğüne giden sürecin önü de açılmış olmaktadır.

Hatta kanuna eklenen geçici madde ile yürütülen bir soruşturmanın yok sayılması sağlanacaktır. Anayasanın ruhuna aykırı bir düzenleme söz konusudur. Tabi ki geldiğimiz noktada  19 mayıs törenleri, dindar bir gençlik tartışmaları sürecin İslami bir toplum düzenine dönüşmesini hedefleyen bir anlayış ortaya konulmaktadır. Bizler Milletvekillerine yalnızca kürsü dokunulmazlığı  güvencesi yeterli olmalı derken somut kişiler ile somut olaylara ilişkin bir düzenleme yapılarak kişilere özel düzenleme yapılamayacağına dair hukuk kaidesi ihlal edilmiş, anayasayı ihlal, düşmanla ve terör örgütü ile işbirliği yapmak, maddi manevi destek sağlamak, faili meçhul cinayetler işlemek gibi hukuk dışı bir çok olay dokunulmazlık zırhına kavuşacaktır. Yani dokunulmaz bir grup ortaya çıkacaktır. 2937 sayılı kanuna göre ülkenin anayasal düzenine yönelik tehdit unsurlarının başında gelen terör örgütlerine karşı, devletin tüm kurumlarıyla birlikte yürütülen mücadeleye gerekli desteğin sağlanması amacıyla yapılacak her türlü girişim, MİT Müsteşarlığının asli görevleri arasındadır. 2937 sayılı kanunun 27’nci maddesinde MİT’in bu görev ve faaliyetlere ilişkin her türlü bilgi ve belgenin istihsal ve ifşası suç olarak kabul edilmektedir.Nasıl oluyorsa terörle mücadele eden deneyim sahibi onlarca polis bu madde uyarınca görevlerinden uzaklaştırılır iken hükümet adına pazarlık sürecini yürütenler kanuni düzenleme ile dokunulmazlık zırhına kavuşturulmaktadır.

Değerli Basın mensupları terör örgütü ile mücadele edenleri özel yetkili mahkemeler vasıtası ile kovuşturan, soruşturan ve cezaevlerine atanlar, yargının bağımsızlığına dem vurarak siyasal hesaplarını nasıl harekete geçiriyorlarsa, terör örgütü ile masaya oturanları koruma zırhına büründürenler yine aynı siyasal hedeflerine ulaşmayı amaçlamaktadırlar.Unutulmamalıdır ki özel yetkili mahkemelerin  savcılarının başlattığı soruşturmalar, kararlar yine yargısal görünümlü siyasi girişimlerdir. Mit müsteşarını soruşturmasını uygun bulmadığın, güvenmediğin mahkemelere yüzlerce insanını teslim edebiliyorsun. Evet  bunu sağlayabilmek için yargının yürütmeye bağlanmasını kısa yoldan çözüm olarak gören bir iktidar anlayışı var. Ayrıca terör elebaşlarından Murat Karayılan’ın ‘ bize gelenler devlet adına geldiklerini söylediler’ dediğini hatırlatmak isterim. Oslo’da yürütülen görüşmelerin MİT’in kendi başına hükümetten bağımsız süreçler olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunların devlet ile PKK ve Öcalan görüşmeleri olduğunu, hükümetin müzakere yapması gereğini yoksa baharda tehlikeli bir sürecin geleceğini TBMM kürsüsünden BDP Milletvekilleri söylemektedir. Hal bu ki  BDP ile görüşmeyen arasına  güya mesafe koyan Başbakan terör örgütünün maşası olarak nitelendirdiği partiyle dolaylı yoldan iletişim kanallarını daima açık tutmayı ihmal etmemiştir. BDP’ nin terör örgütünce beslendiğini, ayakta kaldığını söyleyerek ‘uşaklığını yaptığın terör örgütünde sana on koyun emanet  etmezler’ diyen başbakan  terör örgütünü muhatap almakta bir sakınca görmemiştir. Adım adım gelinen noktada bu işbirliğinin ülkemizin bölünme sürecine katkısını tüm kamuoyunun düşünmesi zamanı gelmiş geçmektedir. Meclis çatısı altında yaşanan çoğunluğun diktatörlüğü ülke yönetiminde tek adamın diktatörlüğüne dönüşmektedir.


616 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın