Çavuşlu TarihiÇavuşlu, Görele'nin doğusunda bulunan küçük, tarihi bir sahil kasabasıdır.
Ne zaman kurulduğu kesin olarak belli değildir. Ancak kasaba sınırları içinde
Kurukale gibi ören yerlerinin bulunması kasabanın M.Ö. yerleşime açık olduğu
tezini kuvvetlendirmektedir. Ayrıca Roma devrine ait Camiyanı mahallesindeki
hamam yıkıntıları, kümbet ve kubbe kalıntıları da Çavuşlu'nun çok eski bir
yerleşim bölgesi olduğu tezini desteklemektedir.
M.Şaban Toz, Çavuşlu'ya ilk gelenlerle ilgili şu bilgileri vermektedir.
Çavuşlu'ya iki koldan gelinmiştir. Birincisi Harşıt Torul yolundan; ikincisi Ağasar-Zıva yoludur.
Fakat ilk gelenler Tokat-Niksar yolundan gelmişlerdir. Burayı Türkleştirmek için buranın
ileri gelenleri erenlerdi. Buraya üçte bir nüfus yerleştirmek için, Tokat'dan,
Niksar'dan Almus bölgesinden gelenler önce Samsun'a, sonra Çarşamba'ya,
sonra Perşembe'ye sonra Ordu ve bu bölgeye yerleşmişlerdir. İlk gelenler de hem padişah
tarafından burada idareyi sağlamakla görevlendirilen Hacı Ali oğullarıdır. Bunlara da Gürcidenmiştir.
Bunun sebebi de Fatsa yöresinden geçip geldikleri içindir. Fatsa yöresinde de vardır.
Bunların Gürcülerle hiçbir alakası yoktur. Tamamı Türk'tür.
Trabzon tarafından ticaret maksadıyla gelip yerleşenler vardır.
Âsar tarafından gelenler ise köylere gelip yerleşmişler, hayvancılıkla, tarımla iştigal etmişlerdir. Kasaba sınırları içinde beden duvarları günümüze kadar ulaşan tarihi yapıtlardan Konak bulunmaktadır.
Konak: Trabzon valilerinden Yavuz Sultan Selim yaz aylarında mesire yeri olarak kullanmıştır.
Yavuz Sultan Selim Han Oğlu Kanuni Sultan Süleyman'ın bu konakta beşiği sallandığı
rivayet olunmaktadır. Yine bir rivayete göre Kanuni'nin annesi Gülbahar Ayşe Hatun,
Vakfıkebir veya Çavuşlu'dandır.Çavuşlu kelimesi Çuvaz kökünden gelmektedir. Çuvazlar, Çavuşlu'ya ismini vererek yerleşen
ilk Türk boyudur. Çuvazlar'ın bir kısmının İran'ın Kuzistan bölgesinde 14 bin çadıra ulaşan
nüfusları ile göçebe olarak yaşadıkları 1930 yılındaki araştırmalardan öğrenilmiştir. Çavuşlu'yu, Terzi Ali, Türk Ali, Bozca Ali gibi köy isimlerinin moda olduğu zamanlarda
Kızılbaşlar kurmuştur. Rivayete göre; Timur'un Altın Ordu devletine saldırısı üzerine,
oralardan kaçan bir grup Çuvaş (Çavuş da denir) Türk'ün buraya gelip yerleşmesinden
dolayı Çavuşlu denmiştir. Günümüz Türkiye'sinde 11 adet Çavuşlu adıyla anılan yerleşim bölgesi bulunmaktadır.
Çavuşlu, tarihte Zuvaha günümüzde Zuva denilen derenin ve çevresinin sahildeki iskelesi
ve pazar yeridir. (Zuvaha kelime itibariyle dere içi anlamına gelmektedir)Çavuşlu'nun coğrafi durumu itibariyle bundan 150 yıl öncesine kadar eski değirmen bendi
mevkiinin bulunduğu bölgeye kadar küçük ve ince donanmaların barındığı, nakliye kayıklarına
liman görevi yapan bir haliç'e sahip olduğu anlaşılmaktadır.Münip Şaban Toz'la 2 Ağustos 2000 Çarşamba günü yapmış olduğum söyleşide Çavuşluyla
ilgili aşağıdaki bilgileri vermektedir."Kuğuzade"'nin mezarı Çavuşlu'dadır. Çavuşlu mezarlığı son 50 sene içersinde yağmalandı.
Orman gibi tarihi mezar taşları vardı. Yağmacılar taşları çaldılar. Yinede aranması
taranması lazım, bir kısmını toprağa gömdüler. Bunları Çavuşlulu olmayanlar yaptı.Çavuşlu'nun çok derin tarihi vardır. Çavuşlu mezarlığı'nda iki tane Hacıhasanoğulları'ndan mezar var.
Bu mezarlar kenarda kalmış, kimse bunları alıp atmamış. Bu mezar taşlarını kaçırmak
aklına gelmemiş veya gözden kaçırmış. Birisi İsmail ağa, diğeri ise Hüseyin ağa'nın mezarıdır.
Bu kişiler buradan gitme Trabzon âyanı (Meclis üyesi)'dır. Mezar taşlarından anlaşıldığı üzere
bu kişiler bundan 348 sene önce yaşamışlar. Bu mezar taşları (mezarlar) selvinin altında duruyor.
Bunun gibi çok vardı. Bu mezarlığın iyi bir uzman eleman tarafından, mezarların altında
(toprağın) bulunan mezar taşlarının çıkartılarak incelenmesi lazım. Bunu ben valiye'de teklif ettim,
bu konuda gelen bu konulardaki uzmanlara da söyledimse de kimse ilgilenmedi.Çavuşlu'da şu anda Belediyenin lojmanının bulunduğu yerde devlet medreselerinden
bir tanesi vardı. Burada görev yapan kişilerin maaşı devlet tarafından verilirdi.
Medresenin temeli kazıldı, yerine yeni bina yapıldı. Bu medrese üç katlı idi.Çavuşlu deresine akan küçük dere (Tekgöz deresi) vardır. Bu derenin üzerinde
bir kemer köprü vardır. Bu yol Cumalar camisi dediğimiz yerden başlayarak,
Haşimu çeşmesinin üzerinden geçerek, Tonyalı yeri denilen yer ve Şengün üzerinden
Devecik boynuna, Devecik boynundan Hınıs köprüsüne, Hınıs köprüsünden
Orta Gülef'e, oradan da Enişdibine, Enişdibinden'de Tımaraya, Tımaradan'da Âsar'a geçiyordu.
Hem de 2,5-3 metre genişliğinde döşeme devlet yolu.Derelerin üzerinde bulunan kemer köprüler tamamen ulaşım içindir.
Buralardan devlet yolu geçmekteydi. Bu köprüleri Osmanlı devleti yapmış ve
300-400 senelik köprülerdir. Köprüleri Rusların yaptığı söylenmektedir. Bu yanlıştır.
Ruslar sahildeki yolu yapmışlardır. Kendi top arabalarını sürmek için.
Bu yol yapımında da yerli halkı çalıştırmışlardır.Çavuşlu'da Çavuşlu değirmeni vardır. 100 senelik. Ruslar değirmenin etrafında
konaklama merkezi kurmuşlardır. Türkleri oraya toplamışlar, oradan da sevk etmişlerdir.
Bu değirmenin yanı toplanma merkeziymiş.Frengi mezarlığı'nın denmesinin sebebi, Yeğenli bölgesinde Rumlar varmış. (Frengi tabiri,
Rumlara verilmiş bir isimdir) Frengi mezarlığının yanından akan dereye Veliler deresi denir".
Kuğuoğullarından Aslan bey vardı. Fevkalede kırıkçı-çıkıkçıydı. Şimdi onun kızı var.
Onun kızı konakta oturuyor, Ahmet Kuğu'nun hanımı Nigar hanım, bu işlerle uğraşıyor.
Bir çok kırıkları tedavi ediyor. Şu anda hâlâ sağ 72-73 yaşlarındadır.Çavuşlu küçük bir yer. Bize Tozluoğulları derler. Giresun'un en kalabalık sülalelerindendir.
Bir çok yerde vardır. Bektaş'da, Kümbet'de, Giresun'da, Boztekke'de, Aktekke'de, Yağcılar'da,
Teyyare düzü ve Batlama deresi bölgesinde vardır. Ayrıca Bayburtda'da vardır.
Bayburt'aki hane sayısı 600'dür. Bu ailelere sorduğumda, Bayburt'a nereden geldiniz?
"Tokat'la Bayburt arasındaki Tozan ovasından geldik" diyorlar.Çavuşlu'da Karamahmutlar var. Bir hanedir. Bunlar Rize'den buraya geldiler.
Ama asılları Orta Asya'dan gelmedir.Hacı Hasanoğulları burada 3-5 hane. Bunlar Beşikdüzü'nden gelmişlerdir.
Beşikdüzü'nde soy isimlerini değiştirmişlerdir. Hacı Hasan yerine Yücesan soy isimlerini almışlardır.
Bir kısmı Vakfıkebir'den gelmiştir.Hamzaoğulları burada bir kısımdır. Vona'da daha çoktur. Göcel tarafında var.
Buraya Arsin'den gelmişlerdir. Arsin'de bunların soy isimleri Şengün'dür.
Ben orada Hasan Şengün isminde Lisenin eski müdürüne sorduğumda,
"Bizim aslımız Kırımdan gelmedir, bizim aslımız Tatardır" demiştir.
Benim yaptığım araştırmalarda da gerçekten Hamzaoğullarının Kırım tarafından geldiği ortaya çıkmıştır.Cebeciler Orta Asya'dan gelmişlerdir. Bu gün Romanya bölgesinde geniş bir Cebeci soyu vardır.Osmanoğulları var. Benim babamın anne tarafı, dayıları. Bunları ben bilemiyordum.
Babam Emanetoğlu Fazlı Efendiye bir yer satmış. Tapu kayıtlarına baktığım zamanda
tapu kayıtlarında tabiri şu; Diyorki "Tebaa-yi âliyi Osmâniyeden olan, tebaa-yi âliyi Osmâniyye
mahdûmu olan, Zühdü oğlu Halil Şengün namındaki yerin nıfsını Emanetoğlu Fazlıya
ferağda bulunmuştur" diyor. Bu bilgiler, eski yazı olarak; Görele Tapu dairesindeki
10. cildin. 52. sayfasının, 2 bendinde yazıyor.Burada Kayuoğulları var. İncelediğimde Kayuoğullarının büyük bir kısmı Rize'de var.
Bir kısmı Kemerli'de var. Ben Çorum bölgesinde görev yaptığımda Orada Kayılar vardır.
Kabileler bir bir bölgeye yerleşmişlerdir. Bütün Türkiye'ye şamil.Karamanlar var. Bunlar Karamanoğulları'nın ta kendisidir. Eski medreseyi kuran Karamanzâde
İbrahim Efendi'dir. Bunlar Eynesilin Aşağı Köseli köyüne yerleşmişlerdir.Çolaklar (Çolakzadeler), Beşikdüzü'nün Denizli köyünden buraya gelip yerleşmişlerdir.Dedeoğulları Türkiyenin en geniş sülalesidir. Artvin'de, Borçka'da, Erzincan'da vardır.
Erzurumun en kalabalık sülalesi gene Dedeoğulları'dır. Vonada'da vardır.
Bu bölgenin en kalabalık sülalesidir.Feridunoğulları; Gümüşhane yolundan Maçkaya gelmişler, Maçka'dan Vakfıkebir'e gelmişler.
Vakfıkebir'den (bunların mesleği kayıkçılık, balıkçılık felan değil, bunlar hayvancılıkla meşguldürler)
gelerek, Çavuşlu'nun Tekgöz köyüne yerleşmişler. Ordan kayıkçılığa heveslenmişler ve
kayıkçılık yapmaya başlamışlar. Fakat köyleri uzak buraya daha sonra gelip onların
Fildirli mahallesi dediğimiz, Feridunlu mahallesindeki meskenlerine Emanetoğulları'nın
bir kısmı yerleşmişler. Feridunoğulları hayvancılıkla uğraştıklarından,
Emanetoğulları da denizcilikle uğraştıklarından dolayı yer değiştirmişlerdir.
Emanetoğulları yukarıya çıkmış, Tekgöz'e Kırıklı bölgesine yerleşmişler.
Feridunoğulları da bu günkü Şahali köyünün deniz sahiline yerleşmişler.Tuzcuoğlunun gelini dün öldü. Bu kadıncağız biraz bilgiye sahipti.
Tuzcuoğlu Piçoğlunun hocasıdır. Tuzcuoğlu Karamanında hocasıdır.
Tuzcuoğlu Çavuşlu'da yaşamıştır. Tuzcuığlu'nun kendisi yarım hafızmış,
bazen de atarmış. Müftü (Karamanzade İbrahim Efendi) efendi demiş,
Tuzcuoğlu medrese arkadaşı olduğu için, onun içkisine, çalgısına bakmazmış onu hoşnut tutarmış.
Tuzcuoğlu demişki "Müftü efendi, Allah'dan korkuyorum, Kur'ânı-ı kemençeye okuturum" demiş.
Tuzcuoğlu, Kur'ân-ı bütün cehriyle makamıyla beraber kemençeye okutabilecek kadar güçlü bir sanatçıdır.Çavuşlu Türk'ün ve Türklüğün bir labaratuvarıdır. Her milletten insan vardır.
Çavuşlu'daki mezarlığı Dervişoğulları kurmuşlardır. Yine Çavuşlu'daki ilk camiyi
yapanlar da Dervişoğullarıdır. O caminin ebatları 8x11 dir. Bir Cuma günü caminin
içersinde adam vurulduğu için cami terk edilmiştir. İslâmi geleneklere göre vurgun yapılan,
kan dökülen cami kapatılırmış.Çavuşluda bir tarih yatıyor. Mezarlığımız bir tarih laboratuvarıydı, arşiviydi.
Son elli sene içersinde, mezar taşlarının hepsini çaldılar. Çoğunu mozaikte kullanmak
için öğütüp mermer tozu yaptılar. Önemlilerini ise götürüp sattılar.
Önemini de takdir ettiklerini tahmin etmiyorum.
Öyle tahmin ediyorum ki bir çoğunun önemini de kavrayamadılar.